“Yanlış bir temelden hareket ederseniz,doğru sonuca ulaşamazsınız.” (Peale)
Demokratik, çağdaş toplum olabilmek için yeni iletişim becerileri kazanılması gerekir. İletişim hem kişisel hem de toplumsal bir süreçtir. Demokratik bir toplum oluşturabilmek için, önce bireylerin günlük yaşamlarında, evinde, iş yerinde, sokakta vb. yerlerde diğer kişilerin görüşlerine saygılı ve hoşgörülü olmayı öğrenmeleri gerekir.
İlişkilerin birinci kuralı, muhatabı önemsemek ve onu sonuna kadar dinlemektir. Doyumlu bir yaşam istiyorsak iletişime değer vermeliyiz. İletişimde bilgi ve becerilerin arkasında gönül zenginliği, sevgi, anlayış ve hoşgörü olmalıdır. Bu temel olmadan her türlü iletişim becerisi, yalın ve anlamsız bir egzersizden ileri gidemez. Bilinçsiz bir temel üzerine kurulmuş zenginlik, dinamik gücünden yararlanılmayan bir çağlayan gibidir. İnsan iletişimi, hem kafa hem de gönül zenginliği ister; biri olmadan diğerinin etkinliği yoktur.
Hayatta hiçbir şey, anne baba olma işinden daha önemli olamaz. Her anne baba, şüphesiz, çocuğunu en iyi şekilde yetiştirmek ister, onun başarılı ve mutlu olması için her fedakârlığa katlanır. Çocuğun yetişkin hayatında başarılı ve mutlu olması hem bedenen hem de ruhça sağlıklı olmasıyla mümkündür. Bu gerçek herkes tarafından kabul edilmekle beraber çok az anne baba, çocuğun ruh sağlığıyla yakından ilgilenir. Çocuklarımızın beden sağlığına gösterdiğimiz özeni ve zamanı, ruh sağlığı için de ayırmadıkça çocuklarımız için hayal ettiğimiz geleceğe ulaşamayız.
Çocuk eğitiminde amaç, sağlıklı kişilik oluştur- maktır. Çocukta kişiliğin temelleri ilk altı yıl içinde atılır, kalıtımsal niteliklerle çevrenin etkileşimi sonucu biçimlenir. Anne babanın 06 yaş döneminde çocuğa yaklaşımları, çocuğun kişiliğini şekillendirir. İnsan yapısında var olan bazı özellikler, eğitimle büyük değişmelere uğrar. Meselâ, korku, her insanın içinde bulunan doğal bir tepkidir; fakat çocuğun aşırı korkak ya da cesur olmasını eğitim belirler. Şunu da unutmama lıdır ki çocuk, anne babanın istediği gibi şekillendi- receği, hamur gibi yoğuracağı bir nesne değildir.
İşte bu nedenle çocuğun hayatında ailenin yeri çok önemlidir. Anne babalar, bu konuda yeterince bilgilenmedikleri için okulun, çocuğun eğitimi için tüm ihtiyaçlarını karşılayacağını düşünürler. Bu çağdaki çocuğun hareketliliğini, isteklerini, düşüncedeki serbestliğini düşündüğümüz zaman okulun da ailenin de tek başlarına yeterli olamayacağını görürüz. Çocuk yetiştirirken anne babanın ve okulun iş birliği içinde olması, çocuğa eş mesajlar vermesi, ayrıca çok önemlidir.
Eğitimden beklenen yararlara en üst düzeyde ulaşmak için anne babalar, eğitim sürecine aktif olarak katılmalılar. Yapılan araştırmalar, ailenin eğitim sürecine katılımı ile çocuğun okula uyumunun ve kendine güveninin geliştiğini, derslerde başarı düzeyinin yükseldiğini gösteriyor. “Eğitime katılım”ı iki boyutta düşünebiliriz. Birincisi, ailenin, okuldaki öğretmenlerle sıkı iş birliği içinde olması, sorun çıkmasını beklemeden öğretmenlerle sık sık diyaloga geçmesi; ikincisi ise, çocuğun sınıf arkadaşlarının velileriyle yakın ilişkiler kurması, çocuk yetiştirme konusundaki deneyimlerin paylaşılması… Bunları dile getirmemizin nedeni, okul, çocuğun yaşamında geniş bir zamanı kapsıyor; çocuk kendi gelişimine, ailesinin önem verdiği kadar değer verir.
Yaşadığımız tecrübeler bu konuyla ilgili yazılan çizilenler, çocuk yetiştirmenin kolay bir iş olmadığını gösteriyor bize… Anne babanın zaman zaman hatalar yapması, çileden çıkması, sabrının taşması çok doğal. Bazen aileler bu konuda pişmanlık duyar, telâfi etmek için daha yanlış şeyler yaparlar.
Hiç kimse kusursuz değildir. Aslında aileler, mükemmel olduklarında çocuklar mükemmel olmuyorlar. Mükemmel olmaya çalışıldığında çocuklarımıza daha çok zarar veriyoruz. Çocuğun yetişmesine en uygun aile ortamı, anne babanın mutlu ve huzurlu olduğu ortamdır. Mutlu anne baba, ruh sağlığı yerinde ve başarılı çocuklar yetiştirebilir.
BABALARA MESAJ!
Babalar, çocuklarının hayatlarında nasıl bir öneme sahip olduklarının farkında değil gibidirler. İşten eve yorgun gelen ve kısacık bir sohbetten sonra televizyon karşısında uyuklayan baba tipi, günümüz çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamaktan, onları mutlu etmekten çok uzak. Bu nedenle “Babalar, uyumayın; çünkü siz uyurken çocuğunuz elden gidebilir!” diyoruz.
*Bütün çocuklar sevgiye ve desteğe ihtiyaç duyarlar. Siz, baba olarak bu desteği sağlamada büyük rol oynuyorsunuz.
* Babaların, çocukların yaşamına ilgi duyması, çocuklarına değerli, önemli, güvende olduğu duygusu- nu hissettirir.
* Çocuklarla birlikte zaman geçirmeniz, onlara güven ve mutluluk içinde büyüme şansı verir.
* Çocuğunuzla zaman geçirmenin, onların ne yaptığıyla, sevinçleri ve kederleriyle ilgilendiğinizi göstermenin çeşitli yolları var. Biraz hayal gücü, birkaç ipucu ve biraz sabır ve güven ile çocuğunuz hangi yaşta olursa olsun onunla iletişim kurun ve onu gerçekten anlamaya çalışın.
* Bir baba okuldan gelen çocuğuna “Bugün okulda neler yaptın?” diye sorar ve büyük ihtimalle de “Hiiiç, her zamanki gibi…” türünden cevaplar alır. Böylelikle çocuğuyla iletişim kuramamış olur. Hâlbuki sorular daha özele inilerek sorulmalıdır. “Geçen matematik dersinde sözlü olacaktınız. Ne oldu?”, “Ali ile tartışmıştınız, barıştınız mı bari?”, “Bugün hangi dersleriniz vardı?”, “Şu dersinize şu öğretmen mi giriyordu?
Peki, o öğretmenin nasıl birisi?” Bu ve benzeri, çocuğu konuşmaya yöneltecek sorular sorulmalı ve sıkıntı görülen noktada konu derinlemesine açılmaya çalışılmalıdır.
* Çocuğunuzun yakın çevresini iyi tanıyın.
Çocuğunuzla arkadaşları hakkında konuşun.
* Çocuğunuzun ilginç bulduğu şeylerden konuşun.
* Birlikte eğitici oyunlar oynayın, resim yapın. Bunlar çocuğunuzu alış verişe götürmenizden daha olumlu sonuçlar verecektir.
* Çocuğunuzu arayın, iletişimde olduğu diğer insanlara sorun.
* Çocuğunuzun hislerini paylaşın ve hislerini önemseyin. Hissettiklerinizi söyleyin, sarılın, şakalaşın.
* Onu sevdiğinizi ve onunla ilgilendiğinizi söyleyin.
* Baba olmak her zaman eğlenceli bir arkadaş olmak demek değildir. Sınırları koymak zor da olsa iyi bir baba bunu başarmalıdır.
* Çocuğunuzun sevginizi suiistimal etmeye başladığı anda tavrınızı ortaya koyun ve yaptığının yanlış bir hareket olduğunu kendisine iletin.
* Sınırlar konusunda açık ve katı olun, ancak asla öfkeye kapılmayın.
* Yalnızca hatalı davranışı eleştirin, çocuğunuzu değil.
* Eşinizle, çocuğunuza uygulayacağınız sınırlar konusunda uyum içinde olun; aksi hâlde çocuk, uyumsuzluktan doğan boşluğu kendi lehine kullanmak isteyecektir.
* Unutmayın ki hiçbir çocuk hayırsız evlât olarak doğmaz; onu hayırsız yapan, sizin çocuğu yetiştirme tarzınızdır.(Alıntıdır.)
* “Babanın duası Peygamberin ümmetine olan duası gibidir” diyen İnsanlığın İftihar Tablosu’na kulak vererek dualarımızda -anne ve babamıza yaptığımız gibi- dua ederek emaneti veren Halıkımıza (CC) hem teşekkür etmeli hem de yardımını istemeliyiz.
Kurumumuz da Verdiğimiz Hizmetler: Psikolog, Aile Danışmanı, Evlilik Terapisi, Ergen Terapisi, Çocuk Psikologu, Pedagog, Bireysel Terapi, Psikolojik Kökenli Bozukluklar için Cinsel Terapi, Online Terapi Hizmetleri, Psikolojik Gelişimsel testler, Öğrenci koçluğu ve Eğitim danışmanlığı, Seminer ve Konferans Çalışmaları
Detaylı Bilgi ve Randevular İçin: 0505 388 0710