Çocukların hayatlarında, doğumdan itibaren 9 yaşına kadar eğitim açısından inişli çıkışlı yollar, geliştirilmesi gereken davranışlar, kazanılması gereken beceriler vardır. Çocuk yetiştirmek 9 yaşına kadar tıpkı bir yapboz parçaları gibi, yaşa özgü parçaların birleştirilip, bütünlük kazanmasıdır.  Parçalar tek başına bir anlam ifade etmezken, 9 yaşına doğru tamamlandıkça oluşan bütünlük anlam kazanmaya başlar. Bu yaşa kadar çocuğunuza kazandıracağınız her türlü davranış onu ileriki hayatlarına taşır. Eksik parçası kalmayan, ailesinden alması gereken eğitim alan, hayatlarındaki kritik dönemleri başarılı bir şekilde yaşayıp öğrenen çocuklar gelecek hayatlarında kendilerine – ailelerine mutlu ve başarılı bir yaşam alanı oluştururlar. Yaşamsal bütünlüklerinde eksik yaşantıları kalan çocuklar gelecek hayatlarında sürekli bir eksiklik hissederek, tam olarak tarifini yapamadıkları şeyleri her yerde aramaya başlarlar.  Kendilerini tamamlayacağına inandıkları şeylerin peşine düşerler.

0-4 yaş arası çocuklar gelecek hayatlarında lazım olan öz bakım becerilerini kazanır. 4 yaşından itibaren diğer insanlarla tanışmalarından dolayı toplumsal davranışları kazanmaya başlarlar.  Bu davranışları kazanırken özellikle 5 yaşından başlayarak 9 yaşına kadar çevreden etkilenme, model aldıkları insanların davranışlarını benimseme üst düzeydedir. Bu yaş aralığındaki çocuklar; çevrelerinden etkilenerek kendilerine mal ettikleri toplumsal davranışları gelecek hayatlarına taşırlar. Anne baba olarak toplumsal becerileri ve değerleri çocuğun karmaşıklaşmaya başladığı 9 yaşından sonra vermek güçtür.

9-10 yaş aralığında birçok çocuk, ilk ergenlik yıllarını yaşayarak gençliğe doğru yol alır. Her ne kadar ergenliğin yaşı bazı çocuklara göre değişse de burada ortalama olacak yaşı belirtmek isterim. Çocukluktan sıyrılarak, yetişkin olmaya doğru yol alan çocukta hormonsal açıdan ciddi değişiklikler meydana gelir. Bu değişiklikler davranış, hissediş şeklinden kendini gösterir. Yetişkinliğe giren çocuk vücudunda meydana gelen bazı değişiklikler ile davranışsal değişikliklere anlam veremez. Oluşan değişimleri anlamak ve uyum sağlamak için çaba sarf eder. Bu uğraş esnasında çoğunlukla kendini dış dünyaya belirli aralıklarla kapatır. Geçmişte edindiği sorun çözme becerilerini, eğer öğrenmişse, bu dönemde kullanmaya başlar.  Bu sayede ergenliğin getireceği kargaşayı en az hasarla atlatır. Kazanması gereken becerileri, karşılaşılabilen problemleri çözme yeteneğini, kontrol sistemini geliştirememişse bu dönemden sonra gerek ailesiyle gerek çevresiyle ciddi çatışmalar yaşamaya başlayabilir.

9 yaşına kadar çocuklarda kişilik gelişimleri devam eder. Her ne kadar bazı uzmanlar 7 yaş ile sınırlasa da, çocukla soyut düşünme becerileri oluşuncaya kadar çevreden gördüğü davranışları benimsemeye devam etmektedirler. Doğduktan sonra 9 yaşına kadar alacağı her eğitim, benimseyeceği her davranış ve bunları benimseme şekli, onun oluşmaya devam eden kişiliğinin her bir parçasını ifade eder. Her parçanın kazanılma sürecinde, çocuğun psikolojik yönü de vardır. Parçayı oluştururken bu psikolojik yönü de başarılı bir şekilde tamamlayan çocuk eğitimde istenilen hedefe ulaşmış sayılır. Bu hedeflerin 9 yaşından önce kazanılıp, tamamlanması önemlidir.

9 yaşından sonra ergenliğe giren çocuklarda sürecin sonlarına doğru, dış dünyaya karşı ciddi bir yönelme başlar. Çocuk, geçmişte ailesinden ve çevresinden almış olduğu eğitimi davranışa dönüştürerek dış dünyada kullanmaya başlar. ( Sigaranın zararlı olduğunu bilen çocuğun sigaradan uzak durması gibi.)

            Vicdani ve ahlaki eğitim de 9 yaşına kadar verilmesi gereken eğitimler arasında yer alır. Bu yaş dönemine kadar yardımlaşma duygusu, büyüklere saygı, toplumsal ahlaki kurallara uyma duygusu, çocuğun kalbine yerleştirilmelidir. Çocuk bu duyguyla yoğrulmamışsa, çevresinde bu duyguyla tanışabileceği ve kullanabileceği bir ortam oluşturulamamışsa çocuğun dış dünyaya yöneldiği bu dönemde bunları gerçekleştirmeye çalışmak oldukça güçtür. Atalarımızın söylediği gibi ağaç yaşken eğilmektedir. Davranış kazandırmada çocuğun küçük olması önemlidir. Vicdani ve ahlaki eğitimin ana unsuru olan dini eğitim de bu yaşa grubuna kadar es geçilmemesi gereken bir konudur. 9 yaş öncesi dini duygularla tanışan çocuğun, 9 yaş sonrası kendini denetlemesi daha kolay olur ve dini eğitimini tamamlama yoluna gider.  9 yaştan sonra çocuğa dini duyguları vermek güçleşebilmektedir.

Okula başlayan çocuk dış çevreye adım atarak, dışarıda yeni bir dünyayla tanışır. Tanışılan bu dünyanın rengi onun kendine nasıl bir gelecek oluşturacağını belirler. İlkokul yaşantılarının ilk dönemleri olan  1.,2. ve 3. sınıf çocuğunu geleceğe taşımada lokomotif görevi görür. Bu sınıflarda çocuk okula ait sorumluluklarını yerine getirmeyi öğrenir, okula, öğretmenlere karşı olumlu-olumsuz duygular geliştirir.  Ailelerin özellikle dikkat etmeleri gereken konu, 6-9 yaş aralığında okulu ve öğretmenleri sevdirici, onlara karşı çocukta güzel duygular oluşturabilecek tarzda sözlerde bulunmalarıdır. Okul- öğretmen imajı bu yaşta nasıl verilirse, çocuğun algılaması da o yönde gelişir. Eğer okula ve öğretmene karşı olumsuz duygular içerisindeyseniz ve bunu çocuğunuzun yanında sürekli gündeme getirip olumsuz konuşmalar yapıyorsanız, çocuğunuzun eğitim hayatında başarısız olma ihtimaline katkıda bulunuyorsunuz demektir.    İlkokul 1.-2.-3. sınıflarda çocuğunuzun sizden ve okuldan alabileceği eğitim, okula karşı edineceği olumlu-olumsuz bakış açısı, onu geleceğe başarılı ya da başarısız olarak taşıyacaktır.

ÖNERİLER:

  • Çocuğunuza vereceğiniz her eğitimde (tuvalet eğitimi, dini eğitim, değerler eğitimi gibi) verilmesi gereken davranıştan çok; o eğitimin nasıl verildiğinin,  çocuğun dünyasına yansıyan bir psikolojik yönü vardır. Eğitimlerde bu hususa dikkat etmeniz çocuğunuzun kendisini tamamlanmasına yardımcı olacaktır.
  • İlkokul 1-2-3. sınıflar çocuğun eğitim hayatında lokomotif görevi göreceğinden önem arz eder. Ödevleri zamanında yapma, sorumluluklarını yerine getirme alışkanlığını bu dönemde kazanır.
  • Çocuğunuz okula başladıktan sonra anne baba olarak okul hakkında, öğretmen hakkında olumsuz konuşmalar yapmanız onun, eğitime bakış açısına zarar verir.
  • Çocuklar 6 yaşına kadar anne ve babalarından ciddi düzeyde etkilenirken, 6 -9 yaş aralığında bu etkilenmeler çevreden olmaktadır. Bu yaş aralığında arkadaş seçimi konusunda dikkat etmeniz gerekir. Sonuçta üzüm üzüme bakarak kararmaktadır.

Tüm hakları mahfuzdur. Site kaynağı ve isim gösterilmeden alıntı yapılamaz


Ofisimizde Verdiğimiz Hizmetler: Adana da Psikolog, Adana da Aile Danışmanı, Adana da Evlilik Terapisi, Adana da Ergen Terapisi, Adana da Çocuk Psikologu, Adana da Pedagog Hizmeti, Bireysel Terapi, Psikolojik Kökenli Bozukluklar için Cinsel Terapi, Tüm Dünyaya Yönelik Online Terapi Hizmetleri, Psikolojik Gelişimsel Testler, Öğrenci koçluğu ve Eğitim Danışmanlığı, Belediye ve Sivil Toplum Kuruluşları İçin  Seminer ve Konferans Çalışmaları