Ergenlik Dönemi ve Özellikleri: İnsan yaşamı boyunca sürekli bir gelişim ve değişim içindedir. Gençlik (Ergenlik) dönemi, belki de bu gelişim sürecinin en önemli evresini oluşturur. Çocukluktan erişkinliğe geçiş olan ergenlik dönemi, bireyde gözlenebilen sürekli bir süratli gelişimini kapsamaktadır.
“Fırtınalı ve gerginlik” dönemi olarak da açıklanabilen ergenlik, hangi toplumda olursa olsun, her bireyin yaşadığı bir evrendir. Ergenlik evresi içindeki dönemlere bakıldığında, uzmanların büyük çoğunluğu, 12-15 yaş dolaylarını olumsuz bir dönem olarak nitelendirmektedirler. Karşıtlık, dengesizlik olgularıyla nitelendirilen bu dönemden sonra gelen 16-21 yaşları arasındaki dönem ise, olumluluk dönemi olarak kabul edilmektedir.
Ergenlik döneminde otoriteye karşı olma, söz dinlememe, eleştirme, hata bulma gencin tutumlarındandır. Gelişme döneminde anne-baba tarafından bazen çocuk, bazen yetişkin gibi algılanan çocuk, ne zaman ne şekilde davranacağını bilemez. Gelişmekte olan bedenine, cinsel ve duygusal gelişimlerine ayak uyduramaz, “kimlik karmaşası”na düşebilir. Yetişkin baskılı ve disiplinli davranmaktan çok, gence karşı sevgi gösteren, güven veren, önemseyen ve değer veren bir tutum içine girmesi onun kimlik geliştirmesini kolaylaştıracaktır. Ergen, birinin karşıtı ikizli duygular dile getirebilir. Yetişkinin uzaktan denetimine ihtiyaç duyar. Aynı zamanda anne-babanın en yetişkinin güvenini kazanmaya, kendine güvenilen bir insan olmaya ihtiyaç duyar. Kendisine güven duyulmaması onda kaygı yaratır.
Ergenlik döneminin temel özelliklerinden biri olan güvensizlik, ergenin atılgan, gösterişçi ya da çekingen bir birey olmasına sebep olabilir. Bu evrede ergen, başkalarının kendisi hakkında verecekleri hükümler konusunda aşırı derecede duyarlıdır. Ergen bu dönemde kişilik arayışları içindedir, arkadaş gurupları değişebilir. Ergen kendisi ile çok ilgilidir. Ayna karşısında dakikalarca vakit harcayabilirler. Kararsızdırlar, elbise seçimine ve giyimine önem verirler. Kendilerinin özgür bırakılmalarını isterler. Ebeveyne isyankar tutum içine girebilirler. Bu dönemde okul başarılarında düşme olabilir. Ergene karşı yetişkinin baskı ve yasaklara dayanan disiplin anlayışı, olumlu ve yapıcı olması gereken bu evreyi, çatışmalarla dolu, olumsuz bir döneme dönüştürebilir.
Genç, ana-babasına güven duyduğu ölçüde, sorunlarına onları da ortak eder ve böylelikle çözümü kolaylaştırmış olur. Diyalogun çocukluk yıllarından bu yana kopuk olması, gençlik döneminde gencin ana-babasıyla zıtlaşmasına, kutuplaşmasına sebep olabilir. Zaman içinde genç gibi, ana – babası da, birbirlerinin varlıklarından rahatsız olmaya başlarlar. Kuşaklar arası çatışmaya sebep olan diğer etkenlerin başında, büyümeyle yeni olanaklar edinen ergenin kendini yetişkin olarak kabul ettirme çabası gelir. Ergen bu yolla kişiliğini kabul ettirmeye çalışır. Davranışlarından dolayı kendisine çocuk muamelesi yapılan genç, sık sık isyan eder. Aile için de ergene yöneltilen farklı tutumlar, ergenin dengesizlik ve kararsızlığını artırırlar. Örneğin, bir gün: “Sen daha çocuksun, bunu bilmezsin!” diyen bir yetişkinin, bir başka gün: “Kocaman bir adam oldun, hala bilemiyorsun!” şeklindeki suçlaması, ergeni dengesizliğe iten bir sebeptir. Ergenin görüş ve düşüncelerini hiçbir zaman bir tebessüm, ya da alaylı bir gülüşme ile karşılanmamalı, ya da kendisine “Bu konular hakkında sen ne bilirsin ki?”, “Onları düşünebilmek için daha çok küçüksün!” gibi sözler söylenmemelidir. Eğer ergen, evde kendi gücünü kanıtlayacak bir girişimde bulummuşsa, bu faaliyetini sürdürebilmesi için kendisine cesaret verilmelidir. Ergenin ilk girişimleri uygunsuz ve başarısız bile olsa, tavır değişmemelidir. Bu işlemde ana-babanın sabrı gerekebilir.
Anne-babalar, öncelikle bu evrenin, gelişim gereği, geçici bir bunalım dönemi olduğunun bilincinde olmalıdırlar.
Bunun yanında; anne-babalar objektif, dengeli, sabırlı ve kuvvetli olmaya özen göstermelidirler. Ergeni başkalarının önünde eleştirmemeye, davranışlarını başkalarıyla kıyaslamamaya özellikle dikkat etmelidirler. Ergenin artık bir çocuk olmadığının, sözle ve davranışla hatırlatarak, onun için gerekli olan destek ve güveni sağlamalıdırlar.
Kısaca, kuşaklar arası çatışmaları ortadan kaldırmak için, yetişkinlerle ergenler arasında dengeli ve düzenli bir iletişim kurarak diyalogu gerçekleştirmek ve ortak değerler oluşturmak, en akıllı çözüm yolu olmaktadır.
Ergenlik Dönemi II
Havighurst’a göre Ortaöğretim ergenlik dönemindeki öğrenciler aşağıdaki psiko-sosyal durumdadırlar. Öğretmenlerimiz, öğrencilerin içinde bulundukları bu zihinsel durumu dikkate alarak eğitim-öğretim faaliyetlerini düzenlemelidirler.
1- Sosyal davranışları geliştirmeye devam etme
2- Bir yetişkin erkek yada kadın sosyal rolünü edinme
3- Yetişkinlerden bağımsız , kendi duygusal özerkliğini elde etme.
4- Bir mesleğe doğru yönelip , hazırlanmaya başlama
5- Evliliğe ve bir aile kurmaya hazırlanmaya başlama
6- Toplumsal sorumluluklar almaya istekli olma ve toplumsal görevlerini yerine getirebilme
Kalıtım, çevre ve zaman etkileşiminin yanı sıra gelişimde önemli olan üç temel ilke daha bulunmaktadır. Bu ilkelere göre ;
- a) gelişim yordanabilir bir sıra izler
- b) gelişimde bireysel ayrılıklar bulunmaktadır
- c) yaşamın değişik dönemlerinde farklı türden gelişmeler önem kazanmaktadır.
1- ERGENLİK DÖNEMİNDE
BEDENSEL BÜYÜME VE GELİŞME
Çocukluk döneminde göreceli olarak yavaşlayan bedensel büyüme ve gelişme , ergenlik döneminde yeniden hızlanarak , bu dönem sonunda yetişkinlikteki yapısına ulaşır.
Genç için hızlı bir gelişim sürecine giren ergenlik dönemi, oldukça çalkantılı bir dönemdir. Gençler ne “yetişkin” ne de “çocuk” olarak kabul edildikleri bu geçiş dönemine uyum sağlamakta güçlük çekerler. 11-12 ile 17-18 yaşları arasında kaplayan ergenlik döneminde fizyolojik ve hormonal değişiklikler kendini gösterir. Cinsiyet hormonların salgılamaya başladığı ve bu hormonların vücuttaki öteki hormonlarla birleşmesi , kemik ve kaslardaki büyümeyi hızlandırır. Kızlarda ergenlik dönemine girildiğinin belirtisi, adet kanamasının görülmesidir. Bu duruma göğüslerdeki büyüme de eşlik eder. Erkeklerde ise kızlardaki gibi ergenlik döneminin başlamasının açık bir belirtisi bulunmamaktadır. Ancak vücutta kıllanmanın , cinsel organlarda büyüme ve sperm üretiminin başlaması , ergenlik çağına geçiş işaretleri olarak kabul edilmektedir. Ortalama olarak , ergenlik dönemine kızların 11-13 , erkeklerin 13-15 yaşları arasında girdikleri kabul edilmekle birlikte , bu dönemin kesin sınırları yoktur. Kuramsal olarak dönemin ortalarına gelindiğinde kızların hemen hepsi , erkeklerin ise büyük bir kısmı ergenliğe ulaşırlar. Ergenliğe ulaşma yaşına bağlı olarak bedensel görünüm de değişikliğe uğramaktadır. Ergenlik öncesi çocuk görünümündeki bedensel yapı ergenlik sonrası bir yetişkin görünümüne sahip olur. Kızlar , genel olarak erkeklerden daha önce ergenlik dönemine girdiklerinden , 11-12 yaşlarında boyca ve kiloca erkekleri geçerler. Ancak 16 yaşlarına varıldığında , durum yine eski haline döner ve erkekler kızlardan daha uzun ve ağır olur.
Geç ya da Erken Olgunlaşma
Ergenlik çağında oldukça hızlı olan bedensel gelişim hızı bazı bireysel farklılıklar gösterir ve aynı yaşlardaki gençlerin fiziksel görünüşlerinden büyük farklılıklara yol açabilir. Bu dönemde gençlerin dış görünüşleri , benlik algılarını büyük ölçüde etkiler. Özellikle orta son , lise birinci sınıflardaki öğrencilerin fiziksel yapıları arasında büyük farklılıklar göze çarpar. Aynı yaşlardaki öğrencilerin bazıları uzun boyları , gelişmiş yapılarıyla bir yetişkin görünümün delerken ; bazıları çelimsiz yapıları , kısa boyları ile bir ilkokul öğrencisi görünüşündedirler. Gerçekten de ortaöğretim kurumlarının dışında hiçbir okulda , aynı yaşlardaki öğrenciler arasında , böylesine çarpıcı farklılıklar dikkati çekmez.
Aynı yaşlardaki gençlerin , fiziksel gelişme açısından birbirinden büyük farklılıklar göstermeleri onları nasıl etkilemektedir. ?
Bu soru birçok psikoloğun dikkatini çekmiş ve araştırma konusu olmuştur. Bu konuda yapılan araştırmalardan elde edilen genel bulgu, “beden imgesi”’nin yani bireyin kendi bedenini algılama biçiminin , geç yada erken olgunlaşmaya bağlı olarak , kızları ve erkekleri farklı biçimlerde etkilediğini göstermektedir. Söz konusu araştırmalar ile ilgili bulgular şöyle özetlenebilir. ( Biehler ve Snowman 1983; Sprinthall ve Sprinthall, 1977)
- Erken olgunlaşanlar (EO) ile geç genç olgunlaşanlar (GO) arasında zeka bölümü ve sosyal ekonomik düzey açısından anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Bununla birlikte üst sosya ekonomik düzeyden gelen ve yüksek zeka bölümüne sahip çocukların daha erken olgunlaştıklarını gösteren bazı araştırma bulguları da bulunmaktadır.
- EO erkek çocuklar , akranları tarafından daha çok ilgi görmekte ve lider olarak kabul edilmektedirler. Daha dışa dönüktürler, karşı cinsle daha fazla ilgilidirler ve kültürel normlara daha kolay uym sağlarlar. ( Ancak bu özellikler alt sosyal ekonomik düzeyde , orta ve üst sosyo ekonomik düzeye oranla daha yaygındır. )
- GO erkek çocukları yaşıtları arasından pek popiler değillerdir. Ancak daha enerjik ve hareketlidirler. Dikkatleri üzerine toplayacak türden davranışları da daha sık gösterirler.
- EO kız çocuklarını , yetişkinlik dönemlerinde yaşıtları ile karşılaştırdıklarında daha çekingen oldukları gözlenmiştir. Sosyal ve kişisel özellikleri açısından da ortalama düzeyin altında bir görünüm sergilemektedirler. Ancak orta ve üst sosyo ekonomik düzeyden gelenlerin , alt sosyo ekonomik düzeydekilere oranla kendilerine olan güvenleri daha fazladır.
- GO kız çocukları kendilerine daha güvenli , daha dışa dönük ve yaşıtları arasında daha fazla benzerlik göstermektedirler.
1- Bedensel Yapıların Ergenler Üzerindeki Etkileri
Ergenlik çağındaki gençlerin yaşadıkları evlerin çoğunda dikkati çeken tartışma konularından biri , gençlerin ayna önünde geçirdikleri zamandır. Sürekli dış görünüşü inceleyerek saatlerce saçına şekil vermeye çalışan , yüzündeki sivilceyi örtmek için uğraşan gençlerin benzer davranışları , ailenin diğer üyelerinin zaman zaman sabırlarını taşırarak öfkelenmelerine neden olur.
Ergenlik döneminde ortaya çıkan düşünce sisteminde ve duygusal yapıdaki değişikliklere bağlı olarak gençler dikkatlerini kendi üstlerine , öteki dönemlere oranla çok daha fazla yoğunlaştırırlar. Çevrelerindeki hemen herkesin de kendileriyle ilgilendiklerine inanırlar. Onlara göre giysilerindeki bir uygunsuzluk , görünüşlerindeki bir değişiklik çevrelerin hemen dikkatini çekecektir. Ergenlik çağına has bu “ben merkezci” düşünce yapısı beraberin, ergenlik çağındaki gençlerin az ya da çok hemen hepsinde gözlenen , dış görünüşlerinin yeterince iyi olmadığına ilişkin kaygıları da getirir. Önceki gelişim dönemlerinde pek şikayetçi olmadıkları boyları , kiloları ciltlerindeki bozukluklar gibi birçok şeyden yakınmaya başlarlar. Ergenlik döneminde , çocukluk dönemlerinde rastlanmayan bir hızla beden yapısındaki oranlarda , dış görünümünde değişiklikler ortaya çıkar. Ana-babaları , öğretmenleri kendilerine karşı uygun tutumlar gösteren ergenlik çağındaki gençler , kendilerinde olan değişmeleri kolayca kabullenebilirler. Ancak gençlerin hepsi çevrelerindeki yetişkinlerden destek almaya aynı şansa sahip değillerdir ve bedenlerindeki hızlı değişme ayak uydurmakta güçlük çekerler. Bazıları “ çevre tarafından kabul edilebilmek için, en önemli şey dış görünüştür” gibi hatalı düşüncelere kapılırlar. Kabul görmek için , dış görünüşlerini , reklamlarda , filmlerde , gençlik dergilerinde gördükleri yada akranları arasında popüler olduklarını düşündüklerini modellere benzetmeye çalışırlar. Bununla birlikte bu çaba genellikle geçicidir; gençlerin çoğu ergenlik dönemlerinin sonlarına doğru ben merkezci düşünceden de sıyrılmalarına bağlı olarak ve göreceli olarak daha bağımsız ve daha tutarlı bir dış görünüşü benimsemeye başlarlar.
Olumlu bir beden imgesi geliştirmek oldukça uzun bir zaman ve deneyim gerektirmektedir. Ergen , değişik kalıp ve tutumları deneye deneye , çocuklardaki kimliğinden daha farklı bir benlik kavramı geliştirmeye başlar.“Bireyin kendisi, fiziksel ve sosyal çevresiyle olan etkileşimleri sonucu sahip olduğu kendine ait birtakım duygu, değer ve kavramlar sistemi” olarak tanımlanabilecek benlik kavramının, birey tarafından olumlu olarak algılanmasının ve algılanan benliğin kabul edilmesinin ruh sağlığı üzerindeki önemli büyüktür.( Kılıçcı, 1989 ) Olumlu bir benlik kavramına sahip olmada beden imgesinin olumlu olmasının da önemi büyüktür.
Yapılan araştırmalar kızlarda fiziksel olrak çekici olma ; erkelerde atletik bir vücut tapısı ile olumlu benlik algısına sahip olma arasında olumlu ilişki olduğunu göstermektedir. ( Lerner ve Karabenick, 1974 ) Olumsuz bir beden imgesine sahip olan , örneğin çok kilolu ergenler , olumlu bir benlik geliştirmede sorunlarla karşılaşmaktadırlar.
Olumsuz bir beden imgesi , yani gencin kendini güzel / yakışıklı olarak algılamaması , benlik kavramının da olumsuzluğuna yol açmaktadır.?
Bu soruya verilebilecek bir yanıt “ bu durumun nedeni gençlerin dış görünüşünden değil, davranışlarının niteliğinden kaynaklanmaktadır.” Biçiminde başlayabilir. Gençlerin dış görünüşlerinden değil, davranışlarının niteliğinden kaynaklanmaktadır” biçiminde başlayabilir. Gençlerin dış görünüşlerini beğenmemeleri dış görünüşleri yüzünden “alay edilecekleri” korkusuyla arkadaş gruplarına katılmaktan kaçınmaları, bir süre sonra onların arkadaş grupları tarafından da unutulmaya başlamalarına yol açabilir.
Ancak genç artık aranmamaya başlanmasını, davranışlarına değil de dış görünüşüne bağlayabilir. “Dış görünüşüm nedeniyle hiç kimse benden hoşlanmıyor, bu yüzden beni aramıyorlar” biçimindeki mantıkdışı / irrasyonel bir düşünce biçimi, beraberinde başka bir mantık dışı düşünceyi getirebilir. Genç “hiç kimse benden hoşlanmıyor, beni sevmiyor , o halde ben sevilmeye değer bir insan değilim..” biçimindeki yanlış sonuçlara varabilir. Böyle hatalı bir mantık işleyişi , bireyin kendini değersiz olarak görmesi sonucuna yol açabilir. Böylece de benlik kavramının olumlu olması güçleşir. Aslında temelde olumsuz beden algısından kaynaklanan “reddedilme korkusu” bazen çok ciddi boyutlara ulaşarak , gencin tamamiyle içine kapanıp , bütün sosyal etkinliklerden kaçınmasına kadar uzanabilir.
Orta Dereceli Okul Öğretmenlerine Öneriler
Her gelişim döneminin beraberinde getirdiği , organizmanın uyum sağlamasını ve özümsemesini gerektiren değişiklikler vardır. Uyum sağlanması gereken değişiklikler , ergenlik döneminde en üst düzeye ulaşır. Bu dönemde gencin gencin çevresindekilerden destek sağlanmaması kendisinde oluşan değişiklikleri özümlemesini zorlaştırır.
ERGENLİK III
Ergenlik döneminde fiziksel değişme ve gelişmelerin hızlı olduğu vücut hatlarının netleşmeye başladığı ,yine vücudun kıllanmaya başladığı, duygusal yaşantıların yoğunlaştığı bir ara dönemdir. Kendi kendine ben kimim, kime benzemeliyim, başkalarına nasıl görünmeliyim gibi sorular sorduğu dönemdir.
Ergenlik döneminde başarılması gereken gelişim görevleri:
1) Cinsel rolü kabullenme : ona göre davranışlar geliştirme
2) Duygusal bağımsızlığını kazanma , kendi başına karar verebilme
3) Arkadaşlık yeteneklerini geliştirebilmesi
4) Çatışan değerleri uzlaştırma
5) meslek seçimini yapabilme
6) öz kimliğine ulaşabilme ve bunu kabullenme
Ergenliğin ilk yıllarında birey ne çocuktur nede gençtir. Ergenliğin ilk yıllarında kişi çelişkili tutarsız davranışlar ortaya koyarken ergenliğin son yıllarında daha tutarlı ve belirgin davranış örüntüleri geliştirmeye başlamıştır. Eğer bir kimse bebeklik çağından başlayarak ergenlik yıllarına kadar getirdiği kişilik yapısında temel güven duygusu yerine suçluluk, başarı yerine yetersizlik duygusuyla yoğrulmuş bir benlik geliştirdiyse bu yapı ergenlik çağının doğal bunalımları sırasında çok fazla zorlanacaktır.
Ergenliğin ilk yıllarında anne ve baba çocukları hakkında genellikle şöyle konuştukları görülmüştür. Asi ve hırçın, evde huysuz, durgun ,dalgın, sorumsuz, kendi başına buyruk, alıngan, karamsar vs.
Bu olumsuz davranışlar benlik yapısının bir zorlama karşısında bulunduğunu göstermektedir.
Bu zorlanmaların daha çok bağımsızlığa duyulan gereksinmenin artışından ve cinsel uyanıştan kaynaklandığı söylenebilir.
Vücut enerjisinin büyük bir kısmını cinsel büyüme ve olgunlaşmaya sarf ettiğinden ergenin büyük bir kısmını cinsel büyüme ve olgunlaşmaya sarf ettiğinden ergenin dengeli beslenmesi gerekir. Ergende açlık dürtüleri sık hissedildiğinden bunu bastırmak için abur cubur yeme eğilimi artmaktadır. Bazı çocuklarda ergenliğin ilk yıllarında yüz ve bedenin bazı kısımlarının simetrisini kaybetme görünümünün geçici olacağı konusunda çocukların kaygısı giderilmelidir.
Ergen yıllarında görülen ve çocukların çok şikayet ettikleri terlemelerin sağlıksız işareti olmadığın ama beden temizliği yönünden özen ve itina isteyen bir durum olduğu konusunda onlar bilinçlendirilmelidir. Bazı ergenlerin gelişen bedenlerinin utanç veya psikolojik rahatsızlık duymaları mümkündür. Bunun sonucu onlarda sakarlık artmakta, kambur oturma, kartal yürüme gibi alışkanlıkları gelişmektedir.
Kimlik duygusu genç yetişkinlik yıllarında şu gelişim görevlerinin etkisi altında bireyde yerleşme olanağı bulabilmektedir.
1) aileden bağımsız olma duygusunun yerleşmesi
2) duygusal çelişkileri kabul edebilmeyi öğrenme
3) oterite ile ilgili ilişkileri düzenleyebilme
4) cinsellikle ilgili psikolojik olgunlaşmaya ulaşma
5) kendini güvende hissetme
Topluma ters düştüğü halde ona yabancılaşmayan yada topluma baş kaldıran gençler alkol ve uyuşturucu madde alışkanlığı içinde ya güçsüz benliğinin kendine verdiği acıyı unutmaya çalışmakta yada aşırı bireyselleşme çabası içine düşmektedirler.
Bedensel gelişmede değişiklikler:
Boy uzaması, ağırlığın artması, yüzde sivilcelerin olması, hormonların yoğun çalışmasına bağlı olarak:sık terleme, keskin koku, ses değişmesi. kızlarda melodili bir hal alır. Erkeklerde ses çatallaşır.
ERGENİN KİŞİLİK GELİŞİMİ
Bağımsızlık arayışı içindedir. Grubun beğenisini kazanmak önemlidir. Kimlik arayışı içindedir. İlgi çekmek ister.
Duygusal Gelişimi: Bencildir hem de fedakardır. Bir lidere körü körüne boyun eğerken diğer yandan yetişkinlere isyan eder. Karşı cins tarafından beğenilmek ister.
ERGENLİK DÖNEMİDE KARŞILAŞILABİLECEK SORUNLAR
Ergenlerin en hassas olduğu nokta güç kullanarak hükmedilmeye çalışılmasıdır. Ergen anne ve babalarından büyüdüğünü kabul etmelerini ne bu konuda tutarlı davranmalarını bekler. Böyle durumlarda ergen kendini anlaşılmamış ve engellenmiş hisseder. Bu dönem yoğun bir eleştirme, inceleme, karşılaştırma dönemidir. Kardeşler arası çatışma yaşar. Kardeşlerinden kendilerini anlamalarını büyüdüklerini fark ederek saygı göstermelerini beklerler. Anne babalar ergenlik döneminde çocuklarının kendilerinden uzaklaştıklarını hissederler ve üzülürler. Aslında ebeveynlerine her zamankinden daha fazla bağlıdır.
Başarı ergenlik döneminde düşebilir. Nedeni dağılan bilgiyi toparlayamamak , ders çalışmak için gerekli motivasyonu sağlayamamaktır. Sürekli hayal kurmaktan, kendilerini verememekten şikayet ederler. Ancak nedenini anlayamazlar. Ergenler ilgi odağı olmaktan hoşlanırlar. Ergenler heyecanlı ve acelecidirler. Öğretmenlerde kişilik ve bilgi birikimine dikkat ederler.
(Şükrü KAYA-Rehber Öğretmen)
Ofisimizde Verdiğimiz Hizmetler: Adana da Psikolog, Adana da Aile Danışmanı, Adana da Evlilik Terapisi, Adana da Ergen Terapisi, Adana da Çocuk Psikologu, Adana da Pedagog Hizmeti, Bireysel Terapi, Psikolojik Kökenli Bozukluklar için Cinsel Terapi, Tüm Dünyaya Yönelik Online Terapi Hizmetleri, Psikolojik Gelişimsel Testler, Öğrenci koçluğu ve Eğitim Danışmanlığı, Belediye ve Sivil Toplum Kuruluşları İçin Seminer ve Konferans Çalışmaları
Detaylı Bilgi İçin: 0505 388 0710
ETİKETLER: Adana Psikolog, Adana Çocuk Psikolog, Adana Psikoterapi, Adana Terapi, Adana Çocuk Davranış Sorunları, Adana Aile Terapisti, Adana Evlilik Terapisti, Adana Cinsel Terapist, Çocuk Psikologu,Adana Psikolojik Danışman,Adana En İyi terapist ,Çocuk Pedagog, Özel Psikolog, Adana Çocuk Terapist,Çocuğum Ders Çalışmıyor, Adana Öğrenci Koçu, Adana Panik Atak Tedavisi, Adana Depresyon Tedavisi, Adana Evlilik Danışmanı, Adana Psikolog Ücretleri, Adana Psikolog İletişim, Adana Psikologları, Adana Evlilik Danışmanı Tavsiye, Adana İlişki Uzmanı, Adana Öfke Terapisi, Adana Aile Psikologu, Adana İlaçsız Psikolojik Tedavi, Adana psikoloji, Adana Kişilik Bozuklukları, Adana Çocuk Terapisi,Adana Evde Psikolojik tedavi, Adana Uygun Fiyatlı Ucuz Psikolog, Adana da Öğrenci Koçu, Adana da Seminer veren Kişisel Gelişim Uzmanı, Adana da Çocuk Gelişim Danışmanı, Adana özel terapist , Adana Stres Terapisi, Adana Stres Doktoru, Adana Dikkat Eksikliği, Adana Dikkat Eksikliği İlaçsız Tedavisi, Adana da boşanma Danışmanı, Adana Çocuklarda Davranış Bozukluğu tedavisi, Adana da Cinsel Sorun Terapisi, Adana da, Adana takıntı Tedavisi, Adana Eğitim Danışmanı, Adana Kadınlarda Psikolojik Destek Adana Serleşme Sorunu, Adana Erken Boşalma sorunu, Adana Zeka testi Uygulamaları, Adana Oyun Terapisi, Adana Çocuk resim Yorumlama, Adana Zeka testi, Adana Çocuk Zeka Testi Yapan